Değişimle Dans Etmek: İlişkilerde Gelişim Sürecine Uyum Sağlamak
Alan Watts’ın “Değişimi anlamlandırmanın tek yolu, onun içine dalmak, onunla birlikte hareket etmek ve dansa katılmaktır” sözü, değişimin doğasını anlamak ve bu sürecin içine tamamen girebilmek için derinlemesine bir metafor sunuyor bizlere. Değişim, sadece bir düşünce ya da karar değil, akışta olmayı ve bu akışa uyum sağlamayı gerektirir. Bazen bilinçli bazen de yaşantılarımızın bizleri götürdüğü bireysel dönüşüm süreçlerimizde, en zorlandığımız aşamalardan biri de yakın çevremizin bu dansa katılmakta zorlanması ve dönüşümümüze karşı gösterdikleri direnç ile başa çıkmak oluyor. Peki, bizler değişimle dans etmek isterken, sevdiklerimiz neden bazen ritmi yakalamamakta ısrarcı oluyor?
Değişime Direncin Kaynakları:
1. Belirsizlik ve Kontrol Kaygısı:
Değişim, bilinmeyeni beraberinde getirir ve bu bilinmeyenle başa çıkmak birçok insan için kaygı verici olabilir. İnsanlar belirsizlikle karşılaştıklarında kontrolü kaybetme korkusuna kapılabilir. Yakınlarımız, değişimin sonucunda ilişkinin nasıl evrileceğini, rollerin nasıl değişeceğini bilemedikleri için, bu süreçle başa çıkmakta zorlanabilirler.
2. Bağlanma ve Güven İhtiyacı:
Yakın ilişkilerde, özellikle çocukluktan gelen bağlanma stilleri, değişime nasıl tepki verdiğimizi şekillendirir. Güvenli bağlanan bireyler, partnerlerinin ya da yakınlarının değişim süreçlerine daha kolay adapte olabilirken, güvensiz bağlananlar için bu süreç belirsizlik ve korku yaratır. Güven, ilişkilerin temel taşıdır ve bir taraf değişime girdiğinde, diğer taraf bu güven ortamının sarsılmasından çekinebilir.
3. Statüko ve Alışkanlıklar:
İnsanlar, ilişkilerinde belli bir düzeni ve statükoyu korumaya meyillidir. Yıllar içinde yerleşmiş olan dinamikler, ilişkilerde bir denge oluşturur ve bu dengeyi bozacak her türlü değişiklik tehdit olarak algılanabilir. Alışkanlıklar, rutinler ve roller bozulduğunda, kişi kendini ilişkide güvende hissetmeyebilir ve bu da değişime karşı direnci tetikler. Bu, özellikle uzun süreli ilişkilerde belirgindir; her iki taraf da kendini bir rol içerisinde bulur ve bu rolün dışında hareket etmek, karşımızdaki kişiyi rahatsız edebilir.
4. Kültürel ve Bireysel Farklılıklar:
Kimi kültürler bireysel gelişimi ve değişimi teşvik ederken, diğerleri stabilite ve gelenekleri ön plana çıkarır. Bireysel olarak değişim sürecine girdiğinizde, çevrenizdeki insanlar bu durumu kişisel olarak tehdit edici bulabilir. Özellikle topluluk odaklı kültürlerde, bireyin kendi yolculuğuna odaklanması, aile ya da yakın çevre tarafından “bencillik” olarak değerlendirilebilir. Bu durumda, kültürel değerler ve bireysel farklılıklar, değişime karşı bir bariyer oluşturabilir.
Değişimle Dans Etmek: Karşılaşılan Dirençle Baş Etme Yolları
1. Empati ile Dinleme:
Değişim sürecinizde dirençle karşılaştığınızda, ilk adım karşınızdaki kişinin hissettiklerini anlamaya çalışmak olmalıdır. Onun korkuları, kaygıları ve belirsizlikten doğan güvensizliğini anlamak, iletişimi güçlendirir. Değişim
sadece sizi değil, ilişkinizin dinamiklerini de etkiler. Bu yüzden, karşı tarafın endişelerini göz ardı etmeden, ona anlayışla yaklaşmak, karşılıklı güveni pekiştirecektir. Kişinin anlaşılmış, duyulmuş hissetmesine destek olacaktır.
2. İlişkide Şeffaflık ve İletişim:
Değişim sürecinizin nedenlerini, hedeflerinizi ve bu süreçte neler yaşadığınızı açıkça paylaşmak, karşı tarafın sizleri daha iyi anlamasına yardımcı olurken belirsizlikten doğan korku ve kaygılarını azaltabilir. Şeffaf iletişim, ilişkideki gerginlikleri hafifletir ve karşınızdaki kişinin sürece dahil olmasını sağlar. Örneğin, “Bu değişim benim için önemli çünkü kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor ve bu süreçte senin yanımda olman bana güven veriyor” gibi ifadelerle ilişkinizi kuvvetlendirirken yanınızdaki kişileri de değişimin bir parçası haline getirmek direnci kırmanın bir yöntemi olabilir. Wibisoft
3. Kendi Yolculuğunuza Odaklanma:
Her ne kadar yakınlarımızın desteği değişim sürecinde motive edici olsa da, bu yolculuğun nihayetinde sizin kişisel süreciniz olduğunu unutmamalısınız. Değişim, bireysel bir yolculuktur ve karşılaştığınız direnç, sizin kararlılığınızı sarsmamalıdır. Kendi büyüme ve gelişim sürecinize odaklanarak, dışarıdan gelen olumsuz tepkilere rağmen ilerlemeye devam etmek, uzun vadede hem kendinizle hem de çevreniz ile kurduğunuz ilişkilerinize de olumlu yansıyacaktır.
4. Destek Arayışında Olmak:
Yakın çevrenizden yeterli desteği göremediğinizde, dışarıdan destek almak önemlidir. Bir terapist ya da benzer süreçlerden geçen bir destek ağı, bu süreçte yalnız olmadığınızı hatırlamanızı sağlar. Kendi içsel gücünüzü korurken, profesyonel ya da sosyal destekler değişim sürecinizi kolaylaştırabilir.
Değişim, Akış ve Uyum
Değişim, tıpkı bir dans gibi, akış içinde kalmayı gerektirir. Bazen yakınlarımız dansın ritmini yakalamakta zorlanabilir, ancak uyum sağlandığında bu dans, daha güçlü bir ilişkiye ve daha derin bir anlayışa dönüşebilir. Yakınlarımızın değişim sürecimize direnç göstermesi, onların kendi korku ve güvensizliklerinden kaynaklanabilir. Bu yüzden, empati, sabır ve açık iletişimle bu zorlukları aşmak mümkündür.
Watts’ın dediği gibi, değişimi anlamlandırmanın yolu, onunla birlikte hareket etmekten geçer. İlişkilerimizde de bu hareketi ve akışı kabul ettiğimizde, hem kendimize hem de karşımızdakine daha açık ve anlayışlı olabiliriz. Değişim, sadece kişisel gelişim yolculuğumuzun bir parçası değil, aynı zamanda daha derin ve zengin bir ilişki için de bir fırsattır.
Klinik Psk. Merve Akkuzu